Manisa’nın ünlü kahvelerinden biri olan Cilveli Kahve’nin tarihçesi de en az lezzeti kadar ilgi görüyor. Ortaya çıkış hikayesi merak edilen Cilveli Kahve, Manisa’ya has bir lezzet olarak tanınıyor. Bu kahve türü, Türk kahvesi ile aynı pişirme yöntemine sahip olsa da sunum açısından klasik Türk kahvesinden farklıdır. Bu kahve pişirildikten sonra üzerine çifte kavrulmuş ve öğütülmüş badem serpiştirilerek servis ediliyor.

Sunumda kahvenin yanında bir kaşık da veriliyor. Kahve içilmeden önce bademler yeniyor. Sonrasında da kahve içiliyor. Köpükle badem ezmesinin karışımı özel bir tat oluştururken, dövülmüş bademin kahvenin dibine çökmemesi için mutlaka çifte kavrulmuş olması gerekiyor. Üzerindeki bademin ikinci kavruluşu sonrasında içine muskat ve tarçın konuyor ve bu sayede hoş koku sağlanıyor.
Bu gelenek, Manisa'nın Şehzadeler ilçesinin tarihi ve turistik mekanlarından olan Yeni Han'da bulunan kafelerde halen yaşatılıyor. Kahve Manisa’ya özgü olması sebebiyle de sadece Yeni Han’da bulup tadılabilecek bir kahvedir. Bu kahveyi eşsiz kılan diğer bir özelliği ise değirmende çekilen kahveden değil de dibek kahvesinden yapılır.

Cilveli Kahve, hikayesi ile beraber Osmanlı tarihinde benzersiz bir lezzet olarak anılıyor. Osmanlı’dan günümüze gelen bir değer olarak tarihte yer alan bu kahvenin çok şaşırtıcı bir hikayesi var. Osmanlı sarayında şehzadelere özel olarak hazırlanan bu kahve, zaman içerisinde isteme merasimlerinde yer aldığı için halk arasında popüler hale gelmiş.

Kahvenin hikayesi ise şöyle:
Osmanlı Devleti'nin Yeniçeri dönemlerinde kız istemeye giderken, eğer kızların gönlü varsa normal kahvenin üzerine çifte kavrulmuş badem koyularak ikram ediliyor. Bu sayede kızın gönlünün olduğu karşı tarafa belirtiliyor. Kız babaları da kızları bu kahveyi verdiği zaman kızının gönlü olduğunu anlıyor ve kızına sormadan kızını isteyen kişiye veriyor. Kız eğer normal kahve götürürse, baba kızının gelen görücüyü istemediğini anlayarak, kendisini istemeye gelen kişiye vermiyor.





