ASKERİ BİRLİKLERDEKİ ZEHİRLENMELERİN SORUMLULARINA CHP’Lİ BİÇER’DEN SUÇ DUYURUSU 23 Mayıs Salı günü Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı (Batı Kışla)’da 1500, 27 Mayıs Cumartesi günü Kırkağaç 6. Jandarma Komando Eğitim Alayı’nda 400, 11 Haziran Pazar günü Diyarbakır 7’inci Kolordu Komutanlığı’na bağlı Bakım Merkez Komutanlığı’nda 59 ve Manisa 1'inci Eğitim Tugay Komutanlığı'nda 17 Haziranda 3000’e yakın askerin zehirlendiği ve 1 askerin yaşamını kaybettiği olayın ardından Cumhuriyet Halk Partisi Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, olayları canlı yayınlarıyla ve kendi sosyal medyası üzerinden yaptığı açıklamalarıyla kamuoyuna duyurdu. Olayın yakın takipçisi olan ve Maliye Bakanlığı’na, Başbakan Binali Yıldırım’a, Milli Savunma Bakanlığı’na çok sayıda önerge verdiğini fakat henüz yanıt alamadıklarını belirten CHP’li milletvekili; Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Milli Savunma Bakanlığı Sorumlu Yetkilileri, Manisa 1. Piyade Er Eğitim Tugayı Numune Kontrol Teşkilatı ve Levazım Kontrol Teşkilatı Görevli Subayları ve diğer sorumlu Rütbeliler, Rota Yemekçilik Tic. AŞ. Ortakları - Veysi Avşar-Ali Osman Avşar, Rota Yemekçilik Tic. AŞ. Denetim Sorumluları, Gıda Mühendisleri ve Diğer Sorumlu Yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. NEDEN VEYSİ AVŞAR VE OSMAN AVŞAR’A HİÇKİMSE DOKUNMUYOR? CHP Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer; “Salmonella bakterisinin görüldüğünü, hastaların gaitalarında bu bakterinin ürediğini olayın en başından itibaren defalarca söyledim. Ama ne yazık ki, Manisa valisi bile yaptığı açıklamada önce durumun psikolojik olduğunu ifade etti. Diğer yetkililerin açıklamalarını söylemiyorum bile. Ama burada şu var; el birliği ile bu ROTA şirketi ve diğer iş ortakları korunuyor. O nedenle de olayı sulandırabildikleri kadar sulandırmaya çalışıyorlar. Algı operasyonları yapıyorlar, şirket çalışanları, Genel Müdürü gözaltında diyorlar. Peki ya Veysi Avşar ile Osman Avşar? Onlara neden kimse dokunmuyor? 23 Mayıs'tan bu yana Rota'nın neden olduğu besin zehirlenmesi vakaları üzerinde çalışıyorum. Birçok kişi Rota ismini ilk kez Manisa'daki askerlerin zehirlenmeleri ile benden duymuş olabilir. Ancak Manisa bu şirketin suç halkasının son zinciri. Daha önce de ismi üniversitelerden bakanlıklara kadar birçok besin zehirlenmesi olayında geçiyor. Şirketin 12 yıllık ticari sicili de kriminal sicili hayli dikkat çekici. Manisa'da 23 Mayıstaki ilk zehirlenme vakasının, ilk asker ölümünün gerçekleşmesinden bu yana kılını kıpırdatmayan devlet erkanı son vakanın ülkede yarattığı infiali gördü ve harekete geçti. Burada kışlaya yemek veren firmanın denetim gözetim ve kontrol sorumlusu 19 kişi gözaltına ancak askerlerin feveranını biz sosyal medya üzerinden ülkeye yaydıktan sonra alındı; bildiğim kadarıyla bu sayı daha sonra 21'e çıktı. Sorun bu gözaltılarla elbette çözülmeyecek. Asıl sorumlular şirketin patronları ve savunma bakanlığı. Onların önce ailelere, askerlere sonra adalete hesap vermesi gerek. 2005 yılında kurulan şirket AKP ile ticari faaliyetini büyütürken suç sicilini de kabarttı. Hem suçlu hem "güçlü" oldu. Bir türlü dokunulmaması AKP tarafından hatta güçlü isimleri tarafından korunup kullandığını gösteriyor zaten. Geçmişi 2005'e dayanan şirket son ismi olan Rota'yı 4 önce oluşturdu. Diyarbakır’da Veysi Avşar tarafından 100 bin TL sermaye ile kurulan Rota; bu 12 yıllık serüveninde Tatal, Avşaroğulları, Çamlıca, Ova, Mendika gibi isimli şirketlerle yoluna devam etmiş. Her isim değişikliği bir sicil bozukluğunun üstünü örtmek için. Burada da ilk zehirlenme vakasından sonra durumu haberleştiren VeGaste ve Manisa Manşet gibi gazeteler ile ulusal düzeyde BirGün gibi birçok haber mecrasının haberi erişime engellendi. Her şey suçun üstünü örtmek içindi. Bugüne kadar bölgede 6 bine yakın asker besin zehirlenmesinden bir yönüyle etkilendi. İlk günden beri hastane koridorlarından acil servislere, kışla revirlerinden ilgili kurumlara koşturup duruyorum. Çünkü bir hekim olarak biliyorum ki durum öyle üstü örtülecek, hafife alınacak, psikolojik gibi gayri bilimsel ve deprem bölgesi burası yer altı sularının etkisi olabilir gibi gayri ciddi ve izandan yoksun açıklamalarıyla geçiştirilemez. Validen komutanlara, hastane yöneticilerinde Hıfz-ı sıhhaya kadar her kurum yöneticisine hukuki haklarımdan doğru bilgi edinmek için çırpındım. Ama çoğu üzerindeki siyasi baskı yüzünden ya konuşmak istemedi ya da etrafından dolandı. Edindiğim tüm bilgileri kendi çabamla ortaya çıkardım. Son vakada 3 binin üzerinde asker bu durumdan etkilendi. Bakan ve valinin açıkladığı 700 küsür rakamı sadece hastanelerde kaydı tutulan askerlerdi. Yüzlerce askerin hasta kaydı bile yapılmadı, yapılamadı. Yoğunluk ve saklama telaşından birçok askerin ilk müdahalesi kayıt altına alınmadan yapıldı. Yani dolayısıyla hem akut bir durum gem de bir şeylerin üstünün örtülmesi telaşı bir araya geldi. Şu an bölge hastanelerinde 40-50 civarında asker var. Askerlerin o gün akşam hastanede Periscope yayınında söylediği kimi sözler sosyal medyada gündem oldu. Zehirlenen askerler birliklerine döndüklerinde dayak yiyeceklerini söylediler. Bakın çocukların söyledikleri şeyler doğrudan bir suç duyurusu teşkil edecek şeyler. Biliyorsunuz artık askeri yargı yok, sivil yargı üzerinden yürütülen soruşturma var. Manisa Cumhuriyet savcılığı o çocukların söylediklerini doğrudan ihbar kabul etmeli ve yeni bir soruşturma açmalı çocukları bu hale getirenler, tehdit edenler, onlara şiddet uygulayanlar hakkında. Ben çocukların yalan söylediklerini sanmıyorum. Görüntüleri tüm ülke izledi, anlıktı ve doğaldı. Haliyle savcı şu an ne yapıyor pek merak ediyorum, bu işin üzerine gitmeyecekse neden o koltukta sormak lazım. Ben bununla ilgili yani çocukların yaşadıklarına dair bir soruşturma açıldığını duymadım şu ana kadar. Onu geçtim dün bana bize şikâyetleri aktaran, şiddet gördük diyen çocukların tehdit edildiği, görüntülerden tespit edilerek ceza verileceği bilgileri ulaştı. Buradan uyarıyorum bir tek çocuğa dokunulsun karşılarında beni ve ciddi bir kamuoyunu bulurlar. Bir şunu ilave edeyim. Bugün itibari ile konu ile ilgili olarak ben bir suç duyurusunda bulundum. Konunun hukuki boyutuna da müdahil olacağım. Önümüzdeki süreçte şirkete dönük ya da Milli Savunma Bakanlığı'na dönük bir dava süreci olacak mı? Az önce söyledim; Mecliste savunma bakanlığı ve ilgililere soru önergeleri ve araştırma önergeleri verdim. 23 Mayıs'taki vakadan sonra Meclis'e ilk araştırma önergesini veren de benim. Benden sonra Manisa vekilimiz Mazlum Nurlu'nun da araştırma önergesi AKP’nin marifeti ile reddedildi. Ama son vakadan sonra ortaya çıkan durum kendilerini götürecek bir infial yaratınca olaya bakalım dediler. Hem 15 Haziran'da hem de son olayın yaşandığı günün sabahında yaptığım açıklamada akşama başımıza ne geleceğini bilmiyoruz, gelin sözleşmeyi feshedin, durumu hep birlikte araştıralım. Şirket elindeki stoğu kullanmaya devam ediyor, altında kalırsınız diye uyardım. Akşamına 3 bin kişi zehirlendi. Bakan lütfedip Manisa’ya geldi ortaya çıkan infial üzerine sözleşme fesih yoluna gidileceği bilgisini o gece hastanede verdi. Ben bakan hakkında gensoru verilmesi için çalışacağım. Ve az önce dediğim gibi tüm sorumlular halkında da suç duyurusunda bulunacağım. Yaşananlar ortadayken, AKP hem kundakçıyken hem de itfaiyeci gibi davranamaz. Sorumlular en üst düzeydeki sorumlular hesap vermeden bu dava kapatılamaz. Bu şirketi koruyan, korunması için emir veren, kanunsuz emri yerine getiren ve korunanları dün TCK 83 (Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ), TCK 86 (Kasten Yaralama), TCK 186 (Bozulmuş ve değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti), TCK 257/2 (Görevi ihmalen kötüye kullanma) ve ilgili yasa maddelerine dayanarak, avukatlarım Yalçın Arçak ve Özden Öz aracılığıyla şikâyet ettim. Şikayet etmeden önce de en az beş defa basın açıklaması yaptım durumu defalarca anlattım. Basın açıklamasına katılıp aldığı notları haber merkezine ileten muhabirlerimizin haberleri de engellendi. Şimdiye kadar olayı ciddiye almayanlar ve bu kadar büyümesine çanak tutanlar bakalım bu suç duyurusunu ciddiye alacaklar mı? dedi.

Editör: TE Bilisim