Bir torunum Antalya’da beşinci sınıfa gidiyor. Bir vesile ile geçen ay içerisinde Antalya’daydım. Torunum Kerem’e öğretmenleri bir ödev daha doğrusu bunların grubuna bir proje vermiş. Bir apartmanda su tasarrufunu nasıl sağlarız diye.   Duşta şöyle mutfakta böyle yapsınlar dedim olmaz dede dedi. Ben yapacağım ama apartmanın diğer katlarındakiler benim gibi yapmazsa o apartmanda tasarruf sağlanmaz dedi. Doğruydu.   Kısaca: O zaman apartmanın tesisatını değiştirip geri dönüşümde kullanılabilecek vasıfta ki suyu apartmanın yapılacak olan arıtma tesisine göndersinler arıtıp tekrar kullansınlar...   Pahalılık geçim sıkıntısı gelir darlığından bahsederiz ama tasarruf hiç aklımıza gelmez. Akaryakıta zam yapılır yollarda araçlar her hangi bir değişiklik olmaz toplu ulaşım araçlarına rağbet artmaz bir iki gün sonra zamma alışır gideriz.   Fırıncılar ekmeğe taban fiyat istendiklerinde vatandaştan ses çıkmasa da basın ortalığı tetikler bir yaygaradır gider zam yapılmaz ekmeğin gramajı azaltılır. Bu sayede ekmekler sandviç ekmeği kadar oldu. Ama yine aynı basın aynı medya ekmek israfından günde tonlarca ekmeğin çöpe atıldığından bahseder. Tasarruf yine yok.   Elektrik özelleşti bu müesseselerde de fiyatlar biraz da keyfileşti. Faturaya tamir, bakım, zart zurt eklemeleriyle ek külfetler getirildi. Hatta bilmem kaç kilovat saat tasarruf yapıyoruz diye yaz saat uygulaması ile övünürken iki senedir yaz kış saat uygulamasından vazgeçildi. Bu elektrik tasarrufundan vazgeçildi demektir. Bu hükümet israfıydı ama ceremesini vatandaş çekiyor.   Telefonda saatlerce konuşuruz kontür hesabı yapmayız. Bir diğer torunum Alperen kontürüm demiyor kontrolüm diyor. Doğrusu bu olsa gerek konuşmalarımızı kontrollü kullanmalıyız. Kullanıyor muyuz?   Orhan Veli bir şiirinde “Bedava yaşıyoruz” diyor. İsrafa bakınca doğru söylüyormuş. Kullandıklarımız bedava ki! tasarruf yapmıyoruz.   Oysa: 30 seneden beri demeyeyim yapıldığından beri 1089 köyde depolar hiç temizlenmemiş. Çamur dahil her şey var, (Cengiz başkanım söylemekten hicap duyuyor ben yazmaktan) ayrıca paslı borular.   Fosseptiğe akan helalardan sular, sokak boyu her köyde kokular. Bazı köylerde akıllara gelmiş de yapılmış alt yapılar, atık su toplanmış ama derelere akıtılmış pis sular. Çevre kirliliği. Ne köyün yakınından geçebilirsiniz ne içinden, ne de Gediz’in kıyısından.   Daha başkaları da var da yazıya sığmaz hesaba kitaba gelmez. Velhasılı: Depolar temizlendi hala da temizlenmeğe devam ediliyor hatta yenisi yapılıyor. Sular analizlendi. Paslı borular galvanizlendi. Pis sular her yıl yapılan 100-150 köyde kanalizasyon hatlarına bağlandı.   İçmesuyu, kanalizasyonu biten köyler taş kaplama yollara kavuşuyor, çamurdan, tozdan kurtuluyor. Gediz kirlendi deyip oturup ağlaşıyoruz çözüm diye bekleşiyoruz. Kimse el atmıyor laf yapıyor. 13 yakında devreye girecek Manisa merkezle birlikte 14 adet (ki bunlar oarasızlıktan çalıştıralamamış) atıksu arıtma tesisiyle Gedize temiz su bırakılacak.   Yıllarca köylere götürülmemiş hizmetler Manisa Büyükşehir Belediyesi, Maski Genel Müdürlüğü sayesinde Başkan Cengiz Ergün’ün kişisel gayretleriyle ve insanî vicdanı ile yapılıyor. Köylerimizde yaşayan halkımız tüm bu yapılanların farkında, (tabii yatırımlara dur diyen ilçe belediye başkanları da.) Kirli su, çamurlu yol, fosseptik çukuru; modern çağda Manisa’mızda ki köylerimizin bu durumundan hepimiz utanç duymalıyız.   Su parası ödemeyelim, bedava su kullanalım, olur. Ama o bedava su evimize gelmez. Bırakın suyun analizlerini, depoyu, boruyu, hidroforu, kullandıktan sonra ki arıtma ve arıtmaya giden kanalizasyonu. Belli aralıklar ile bakımı, tamiri, patlağı, çatlağı, sondajlar, artan nüfus ile yeni yatırımlar, yukarıda saydıklarımız nasıl olacak.   Su çok kıymetlimiz ise ki öyle, tasarruf yapacağız. Ne şar şar akıtacağız ne de şarlayacağız.  

Editör: TE Bilisim