Manisaspor’da, son dönemde yaşanan yönetim belirsizliği tavan yapmış durumdayken, 18 Haziran’da yapılacak olan genel kurul öncesi, mevcut yönetimde yer alan Yusuf Köseli bir birinden çarpıcı açıklamalar yaptı. Günebakış muhabiri Erhan Kasırga’nın sorularını yanıtlayan Köseli, kulübün içindeki yaşanan sıkıntıları tüm samimiyetiyle cevapladı. İşte ses getirecek o ropörtaj; MANİSASPOR’DAKİ SÜRECİNİZ NASIL BAŞLADI? 2 yıldır maddi manevi bir uğraş verildi. Kimse riske girmiyorken yeri geldi basamak olundu, yeri geldi siper olundu, yeri geldi tampon olundu. Bir emek harcandı ve bugünlere gelindi. Mevcut yönetim bu süre zarfında ailesinden, işinden, dostundan zaman çalarak maddi manevi sıkıntılar çekme pahasına bu görevi bu günlere kadar birlik beraberlik içinde sürdürmeye çalıştı. Bir yere kadar başardı da. Fakat zaman içerisinde, tüm topluluklarda olduğu gibi çözülmeler başladı. Bu süreç aslında kaçınılmazdı. Çünkü başlangıçtaki çekirdek kadro yıllardan beri beraber olan, çocukluk yıllarına dayanan, uzun soluklu kader birlikteliği gibi tanımlanabilecek zevkleri, hobileri, tarzları, birbirlerine hitaplarına kadar kemikleşmiş, kronik Manisaspor hastası olmaları da en büyük ortak paydaları olan bir gruptu. Zamanla bu grubun içine ben ve benim gibi sonradan monte edilmeye çalışanlar, kendini bu grubun etrafında dönen uydular gibi hissetmeye başlayıp, ötekileştiler. Ortak amaç Manisaspor’a hizmet etmek olduğundan, problem ve huzursuzluk çıkarmayalım diye o ilk yıl sessiz sedasız bitirildi. İlk yılın sonlarında yaşanmaya başlayan, eski yönetimin en büyük sıkıntısı, bizde olmasın denilen 2’li 3’lü gruplaşmalar ve bu grupların aldığı kararlar içten içe iyi başlayan bu oluşumu bugünkü sürece getirdi. Bu süreçte yönetimden kopmalar oldu. Alınan kararlar ve hayata geçirilen eylemlere özellikle ben anca manidardır 17 Aralık 2013 tarihine kadar dayanabildim. O tarihten itibaren alınan hiçbir karar da fikir beyan edip o kararın parçası olmadım, fakat sağlık işleri ile ilgili tüm görevlerimi eksiksiz olarak hiç aksatmadan hatta fazlasıyla yerine getirdim. Bu güne kadarda bunu hiç dillendirmedim. Yine, her zaman olduğu gibi Manisaspor’a zarar gelmesin diye sessiz kaldım. Ama artık susmanın bir anlamı olmadığını düşünerek fikirlerimi ilgililerle paylaşmak istedim. 2 YILLIK SÜREÇTE YAŞANAN SIKINTILAR NELERDİ? Birçok sıkıntı vardı. Ama biz hiç gerçek sıkıntıları konuşmadık. Hep o vermedi bu vermedi dedik. 2 yıldır bekliyorum, ne zaman açıklayacağız diye. Bu kulüp neden bu durumda, nasıl oldu, nasıl gelindi bu günlere. Herkes hikaye anlatıyor. Hiç kimse gerçeklerden bahsetmiyor. Benimde bildiklerim belli. Yapılandırılan vergi, sgk borçları hangi yılların ve hangi yönetimlerin. Neden ödenmemiş. Çünkü 2 sene önce yapılan kongrede biz işi uyanmadan olay kaldır eli indir eli hop ibra oldu. Ne oldu? Nasıl oldu? Diyemeden koca pislik paspasın altına süpürüldü. Bana soracaklar, peki sen neden girdin diye. Yine ifade ediyorum, benim bilgim yoktu. İlk toplantıda duyduklarımdan sonra şaşırdım. Ama yapacak bir şey yoktu. Bir yükün altına girdik ve bu yükü taşıyabildiğimiz kadar taşıdık. Şimdi yine aynı şey olacak. Genel kurul günü ne faaliyet raporu, ne bütçe, ne son detaylı mali rapor, hiçbir şey kural ya da sistem dahilinde yapılmaksızın kaldır eli indir eli hadi hop geçti geçmiş olsun. Kulübe bu kadar borç, nereden geldi nasıl oldu yok sorma, neye istinaden onu da sorma, sen bu parayı nerden buldun da kulübe verdin onu hiç karıştırma. Kimi kime şikayet ediyorsun, oldu bitti. Hani nereye ne borç var, nereye ne kadar borç ödendi açıklayacaktık. Ne aldık ne sattık şeffaf olacaktık. Kimden çekiniyoruz. Kimi idare ediyoruz. Hep entrika, hep oyun hep hikaye. Hani sistem, hani çalışma planı, hani kalıcı gelir getirecek proje, hani iş bölümü hani biz eski yönetim gibi kulübü 3 kişi yönetmeyecektik. Günde 3 sefer toplanıp, 5-6 kişi karar almasına hiçbir zaman anlam veremedim. 15 kişiden oluşan yönetimin alması gereken kararları, ne yazık ki sürekli aynı kişiler aldı. Sonra, haftalık yapılan toplantılarda, yapılmış olsun diye gerçekleştirildi. Bizim fikrimizi kimse sormadı, sorsa da ciddiye alınmadı. Fikrimiz dışında yapılan transferler hakkında da bilgi verilmedi. Karar verilmiş olay bitmiş. Şimdi sorsan yok öyle değil böyle oldu. Hep en doğruyu onlar biliyor hep sen saçma sapan düşünüp gereksiz stres yaratıyorsun. İstedikleri sen de varsa kardeşiz, işleri bitti mi ya da olumsuz cevap verdin mi adam değilsin. Bu aklına kim geliyorsa herkes için geçerli değişmez kural. Hak yersen gün gelir hakkını yediklerinin ahı da seni yer kaybedersin. Sonuçta yine olan çalışan personele, iş yaptığın küçük esnafa, güvenlik şirketine oldu. Nitekim de bu günlerde, personelin maaşlarını alamadıklarını basından okuyoruz. Kulüple iş yapan küçük esnaf da isyan ediyor. Yönetimde işini sıkıntıya sokan oldu. Ailesiyle problem yaşayan oldu. Ama niye bozuk zihniyet, ehliyetsiz yönetici profili en çokta zararı kendisine dokundu. Biz bu günlere nasıl geldik, nasıl bu kadar battık. 2 yılda mı battık? Örneğin Makakula transferinin amacı neydi? Hala bu kulüp o transferle uğraşıyor. Gerek kulübüne gerekse futbolcunun parasını ödemek için çaba sarf ediliyor. Kimse bunları konuşmuyor. Çıkıp bununla ilgili açıklama yapılmıyor. Aldık mı aldık. Tamam hayırlısı olsun. E ödemesi ne olacak. Madem almış olmak için aldın biraz hesaplı kitaplı alınsaydı insaflı olunsaydı da bugünlere kadar ipotek konulmasaydı. O transferde emeği geçenleri kulübün kapısından içeri bir daha sokmamak lazım. Kulukowski, İvanski gibi vasat oyunculara 550.000 €, Makakulaya 900.000 € gibi büyük paralar hangi akılla ya da planlamayla verilir. İnanılır gibi değil. Daha bunun gibi menajer paraları var. Zamanında aldığımız adam futbolu bırakalı 2-3 yıl olmuş ama ne hikmetse menajerinin parası hala ödenmemiş duruyordu. Nereye gitti bu paralar. Elinde imkan bulunan arkadaşlar geçmiş yılların mizanlarını detaylarıyla inceleyip, çıkıp yıl yıl yapılan yanlışlıkları anlatacaklardı. Kimden korkuluyor, kimden çekiniliyor, gerçekten amaçları sadece Manisaspor’un geleceğini kurtarmak, o kulüpte çalışan emekçilerin evlerine ekmeklerini götürüp kiralarını kredilerini düzenli ödeyip hayatlarını insanca sürdürmelerini sağlamak ki, zaten normal olan alınan yöneticilik sorumluluğunun gerçek amacıda bu olmalı. Temizliğe buradan başlasınlar. Ama amaçları kendi isimlerinin önüne birer sıfat ekleyip gündem olmaksa, o koltuğu kaybetmemekse o zaman onlara bu yolu açan ağabeyleriyle kötü olmasın, aynen böyle devam etsinler. Bunların hepsi birer kocaman soru işareti. Konuşulmazsa da öylede kalacak. Ben bunları hep dile getirmem rağmen, hiçbir zaman bu yönde açıklamalar yapılmazken, daha çok üstü kapatıldı.” ŞU ANDA KULÜBÜN DURUMU NE? Şu anda kulübün durumu gerçekten içler acısı. Maddi manevi kriz hali. Borç çok ama tam olarak ne kadar Allah bilir. Ben bile yönetici olduğum taktirde bilmiyorum. Nereye ne borç var, ne kadar borç var. Para yok, çek yok, ticari itibar sıfır. Gelen ve giden oyuncular açısından da kulübün imajı sıfırlandı. Bundan sonraki süreçte de Manisaspor’un yaptığı transferlerde bu olumsuz tablo karşısına çıkacak. Oyuncusundan, menajerine, herkes bize tereddütle bakmaya başladı. Birde Manisa’da konuşulanlar var. Son günlerde satılan oyuncular hakkında, ‘Devam etmeyecekseniz neden bu oyuncuları siz satıyorsunuz, devam edecekseniz de neden açıklamıyorsunuz. Bu durumun sebebi, önce kendi paranızı alıp kurtulmak mı? deniliyor. Manisalı’ların gözünde, Manisaspor yönetimine tereddütle bakılmaya başlandı. Bunların birçok sebebi var. Ama açıklaması gerekenler açıklamıyor. Bende bildiğim kadarını anlattım. Hayatta başarılı olmak istiyorsan, düzenini ona göre kurman gerekir. Aile, iş ve hobilerimizi iyi ayırmalıyız. Bunları bir birine karıştırınca da, sonuç da bugünkü gelinen nokta olur.” SİZCE NASIL BİR DEĞİŞİKLİK YAPILMALI? Manisaspor ve diğer kulüpler yeniden yapılanmalıdır. Kuralsız, sistemsiz, yanlış ve bozuk klasik futbol yönetimi, bu güne kadar Türk futboluna hiçbir şey katmadı. Sakaryaspor, Kocaelispor, Aydınspor gibi kulüplerin, şu anki durumu ortada. Bu duruma Manisaspor’unda düşmemesi için, kulüplerin yönetilme sistemi, üyelik düzeni, çalışma düzeni, değişmeli. Bir disiplin ortamı sağlanmalı. Her gelen kulübü istediği gibi yönetmeye çalışıyor. Bu hata bizde de yapıldı. Bunların düzenlenmesi lazım. Tüzükte ciddi değişiklikler yapılmalı. İlk önce mesela içinde Valinin, Büyükşehir Belediye Başkanının, merkez ilçe Belediye Başkanlarının, kulübün eski başkanlarının, yöneticilerinin ve eski futbolcularının olduğu divan kurulu oluşturulmalı ve sezon başında devre arasında yılın planlaması, borçlanma yetkisi ve sınırı, alınacaklar, satılacaklar yapılacaklar bu kuruldakilerle doğru dürüst tartışılıp karara bağlanmalı. Daha sonra kimse ben duymadım, bilmiyordum ve bana sorulmadı dememeli. Çünkü iş işten geçtikten sonra olan kulübe ve çalışanına oluyor. Bir diğer faktörde, acil bir şekilde kulüp üyelik sisteminin bir standarda bağlanması lazım. Manisaspor’u seven her vatandaşın, kulübe üye olmak için kimseye bağlı kalmadan gelip formunu doldurup, yasal mevzuata uygun belgelerini verip kulübüne üye olması sağlanmalı. Manisalı’lar, kulübe nasıl üye olacağını bilmiyor. Kulübe başkan adayı olacak kişilerde, mevcut üyelere soru işareti ile bakmamalı. Aidatını ödeyen ve görevlerini yerine getiren herkes kongreye gelip oyunu kullanıp, kulübün başkanını ve yönetimini demokratik olarak seçilmek üzere tayin etmeli. Kulübün kaderi, hiçbir şahsa veya kuruma bağlı olmamalıdır. Manisaspor’un kaderi Manisasporlu’ların elinde olmalı. Üçüncü olarak ta kulübün işleyişinin kurumsallaştırılması için tüm bilgi ve verilerin herkesin çok kolay ulaşabileceği bir programla kayıt altına alınması ve kulübün gelir ve giderlerinin herkesin anlayabileceği şeffaflıkta kaydedilip takip edilmesi lazım. Bunun birçok örneği var. Mesela Fenerbahçe, Bayern Münih gibi futbolun önde gelen dev kulüplerinin kullandığı sistemi (SAP) Manisaspor’a getirmeyi planladık. Hemde çok da uygun bir rakama. Bu projeyi uygun bir fiyata yaptırmak için yönetime teklif sundum ve hatta firmaya çalışma yaptırıp, yönetim kuruluna sunduk. O zamanın şartlarında bu proje, malesef kabul görmedi. Bu proje sayesinde kulübün denetlenebilmesi de kolayca gerçekleşebilecekti. Bununda nedeni şu an ben dahil hangi yöneticiye sorulursa sorulsun, kulübün ne kadar alacağı, vereceği konusunda ve bu borçların nasıl yapıldığı konusunda net hiçbir fikri ve bilgisi yok. Bu karmaşıklığın giderilmesi Manisaspor’un geleceği açısından çok önemli. ” GEÇEN 2 SENEYİ NASIL DEGERLENDİRİYORSUNUZ? Geçirdiğimiz 2 sezonda kendi içinde başarısızlıktır. Sen büyük kulübüz, ekolüz, farklıyız diyeceksin, sonra finalde kaybedeceksin. Bu başarımıdır? Sebebine gelince, para yoktu gibi bahaneler üreteceksin. E finale kadar gelmişsin, ne parası, para bahanesi. Demek ki yönetemedin krizi. İlk sene kulübün kasasında, bu seneye nazaran daha fazla para vardı, oyuncu yoktu. Bu sene ise, bir önceki sezonda forma giyenlerin, kendini gösterip oyuncu olması en büyük avantajımızdı. Yeni transferlerle kadro genişledi ve kaynaşma sağlandı. Eğer para yoksa, yönetim bu şartlarda devam etmemeliydi. Olağanüstü kongre o zaman yapılmalıydı. Sezon öncesi, çıkıp bana söz verdiler demekle olmadığını gördük. Kim ne söz verdi, demek ki çıkıp söylemek gerekiyormuş. Görüyoruz ki, sezon öncesi sana söz vermemişler. Ortada bir yanlışlık var. Manisaspor için bu sene baştan sona kayıp olarak geçti. Hadi geçen sene genç oyuncu kazanmak tek teselliydi. Bu sene darmadağın olduk. Kime çalıştık? Süper Lig’e kimlerin çıktığı ortada. Manisaspor ise olduğu yerde sayıyor. Hatta daha da geri gidiyor. O iş nasıl oldu dersen o konuyu da yerli yabancı menajerler daha iyi bilir, onlara sormalı.” SON GÜNLERDE BASINDA ÇIKAN BAŞKAN ADAYLARI HAKKINDA NELER DEMEK İSTERSİNİZ 15-20 gündür önüne gelen, basında çıkıp sadece Manisaspor ismini kullanarak kendini ön plana çıkarmaya çalışıyor. Bakarsanız, hiçbiri somut bir adım atmış durumda değil. Hatır gönül ilişkisi, partisinde öne çıkmaya çalışanı, masada gaza getirileni, eski başkanla görüşeni, Büyükşehir Belediye Başkanına yakın olanı bunun gibi birçok adayları okuduk. Ancak hiçbiri de çıkıp ben resmen adayım, projelerim bunlar demedi. Diyenlerinkinin de inandırıcılığı yoktu. Nedir bu işin kriteri diye soran yok. Muhabir arkadaş da her duyduğunu gazete sayfasına haklı olarak taşıyor. 6 unsur kulüp tarihinde hiçbir zaman bir araya gelmedi. Bu unsurlar zaten bir araya gelse, şu anda konuştuklarımızı dile getirmeyiz. Bu güne kadar çıkanlarda, parayı bahane edip geri adım attılar. Bu sene Süper Lig bileti alan Balıkesir ve Mersin İdmanyurdu’nun ne şartlarda çıktığını biliyoruz. İki kulübün de neredeyse tesisi yok. Demek ki her şey para değilmiş. Aslında kişiler bu süreçte kendi reklamlarını yapmaktan başka adım atmadılar.” BU SÜREÇTE SİZİN BİR PROJENİZ OLDU MU? Manisaspor, bunun örneğini Mustafa Denizli döneminde yaşadı. Türkiye’nin çok değerli bir ismini getirerek, marka değerini arttırdı. O dönemde Manisaspor, Mustafa Denizli ve Ersun Yanal gibi isimlerle çalışarak, tesisleşme ve kulüp olma yolunda önemli adımlar attı. Bu iki önemli hoca, Manisaspor’a çok şey kattı. Belki sportif bir başarı yakalanmadı. Ancak, Manisaspor bu isimler sayesinde her yerde parmakla gösterilen bir kulüp haline geldi. Manisaspor belediyeden, OSB’den para istemek yerine, bu tarz adımlar atıp bu desteği zorunlu hale getirebilirdi. Mustafa Denizli zamanında, Manisaspor’un ismi ulusal basında her zaman yer alıyordu. Şu anda bununda sıkıntısını yaşıyor. Manisa’yı tanıtan, değer katan isimler Manisaspor’da görev aldığı taktirde, Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Organize Sanayi Bölgesi bu takıma kayıtsız kalmaz. Bu oluşumlardan maddi manevi destek isterseniz, karşılığında da sizden bir takım isteklerin olacağını bilmelisiniz. Belediyeden, OSB den, siyasi partilerden maddi manevi destek isterken, onlarda verdiği desteği, kontrol etmek için senden bir takım isteklerde bulunuyor. Verdiği paranın karşılığını bir türlü istiyorlar. Bu bağlamda, buna benzer arkadaşlarımla bir projeyi geliştirmiştik. Ancak şartlar uygun olmadığı için çıkıp ta anlatmadık. Yaklaşık 2 aylık yoğun emeklerimiz boşa gitti. Destek görse ciddi potansiyeli olduğuna inandığımız ve konuşmamın başında saydığım, iki değerli hocanın verdiği vizyonu yeniden Manisaspor’a kazandıracaktık. Bu proje sıra dışı gibi görünse de, bi o kadar kolaydı. Çünkü projenin zor olan tarafını biz çok kolay halletmiştik. Tam bu sıra dışı görünen projeyi açıklamayı planlarken, şartlar bizim düşündüğümüz gibi gelişmedi.” PEKİ PROJENİZ NEYDİ, DİĞER ADAYLARDAN FARKLIMIYDI? Manisaspor artık oyuncu yetiştiren bir kulüp. Bu durum Türkiye’de kabul görmüş bir gerçek. Süper ligde oynayan, birçok oyuncunun ismini buna örnek olarak verebiliriz. Selçuk İnan, Caner Erkin, Hakan Balta, Flip Holosko gibi birçok örnek sayabilirim. Dahası da var. Artık eskisi gibi kulübümüzün alt yapısı aktif değil. Hakan Şapçı alt yapıdan ayrıldığından beri, bir başıboşluk, huzursuzluk ve düzensizlik aldı başını gitti. A takıma şu anda çıkan oyuncular bile Hakan Şapçı’nın döneminden gelen isimler. Bunun dışında yeni bir ismi Manisaspor’a kazandıramadık. Kazandırmayı bırak, dopingli çıkanlar, hayatını bir hiç uğruna kaybeden çocuklarımız oldu. Hocaların bir kısmı ikili ilişkiler sayesinde görev almaya devam etti. Kaybettiğimiz bu özelliğimizi yeniden kazanmamız lazım. Yeni Caner’lerin, Oğuzhan’ların, Eray’ların bizi tercih etmeleri için önemli bir adım atılmalı. Bu düşüncelerimizi bir proje ile hayata geçirmek istedik ve yakın bir antrenör arkadaşımın sayesinde, İngiltere Milli Takım’ı ve Arsenal’in efsanevi kaptanı Tony Adams’la görüştük. Manisaspor için neler yapabiliriz, o bize nasıl katkı sağlar gibi, ayrıntıların planını yaptık. Adams, Manisaspor’un, geçen seneki tüm maçlarını izledi. Takımın tamamını ismen tanıyor. PTT Lig’inde mücadele eden hemen hemen tüm takımların, kadro yapılarını, maliyetlerini yakından takip etti. Hatta transfer listesinden takımın dizilişine kadar, kendisiyle görüştük. Ama bunlardan daha önemlisi, dünyanın futbol endüstrisi olarak gösterilen ülkesi İngiltere ve bu ülkenin bizim gibi en önemli yetiştiren ve yarışan kulübü Arsenal’in içinden gelen, Tony Adams’la Manisaspor’u konuşmak bile çok önemli. Kendisi, görüştüğümüz süreçte Arsenal alt yapısının çalışma sistemenin ve alt yapısından da oyuncu getirebileceğini, Manisa’da fabrikası olan İtalyan bir arkadaşıyla sponsorluk konusunu görüşüp kulübe maddi destek sağlayabileceğini bizlere iletmişti. Türkiye’deki büyük İngiliz firmalarıyla reklam görüşmeleri ayarlayabileceğini, alt yapı hocalarıyla beraber çalışıp onların vizyonlarını genişletebileceğimizi konuştuk. Aynen İngiltere’deki gibi bir yapılanma ve menajerlik sistemini Manisaspor’da yapmayı planlamıştık. Arsenal’daki gibi gelecek vaad eden isimsiz oyuncuları yetiştirip, değerlendirme felsefesinin bize İngiliz sistemiyle uyarlanması konusunda anlaşmıştık. Tam bu projeyi açıklayacağız derken, Manisaspor’da delege krizi patlak verdi. Mevcut yönetim ile Belediye bu konu üzerine karşı karşıya geldi. Bu durumda yeni bir tartışma ortamı yaratılmasın diye susmayı tercih ettim. Keşke bunu o zaman Manisa’nın ve Manisaspor camiasının tartışmasına sunup, 2 aylık emeğimizin boşa gittiğini görmeseydim. Bu projenin içi boş değildi. (Hafif bir tebessüm ederek, Köseli’ye bu işin kanıtını sordum. Kendiside bana oluşumda yer alacak bir arkadaşı ile Londra’da Tony Adams ile gerçekleştirilen görüşmesinde çekilmiş bir fotoğrafı gösterdi.) BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE MANİSASPOR’DA SİZCE NELER OLMALI Kulübü artık siyasi bir çekişmenin içine sokmasınlar. Yerel seçimler bitti. Kimse bu seçimlerin rövanşını Manisaspor üzerinden almak için kulübü bu kısır döngünün içine çekmeye çalışmasın. Belediyesi, partisi, resmi kurumu inandıkları her yönetime destek vermelidir ve vereceğine de bundan sonra inanıyorum. Sadece iyi niyet ve samimiyet olsun yeter. Kişilerin öne çıkmaya çalıştığı bir organizasyonun ne duruma geldiği ortada. Bu siyasi çekişmeler bundan önce olduğu gibi her zaman Manisaspor’a zarar verdi. Manisaspor’u kalbinde hissedenler yönetsin. Tribünler ancak bu şekilde dolar. Bu takım 2. ve 3. Lig’deyken dolu tribünlere oynuyordu ve bu şehrin markası olan Manisaspor’u herkes karşılıksız, beklenti içinde olmadan seviyordu. Şimdiler de ise herkes onun takımı bunun takımı gibi bakıp, Manisaspor’a vermesi gereken desteği vermiyor. Bu yönetim ilk seçildiğinde herkes Manisa’nın çocukları diye bakmıştı. Manisa’ya bir heyecan gelmişti. Ancak, bizim kendi içimizdeki strateji hatalarından dolayı, farklı kutuplara çekildik. İkinci sene ise tamamen içimizde gruplaşmalar oldu. Bunların bir çoğuna siyasette bulaştı. Gruplaşmalar ve siyaset, bu süreci götürmemizde bize sıkıntı yarattı. Bunları içime sindiremediğim için anlatıyorum ve üzülüyorum. Birde insanlar sende yönetici oldun, niye bildiklerini anlatmadın, ner yaptın diye soruyor. Bu yazılanlar onların bir cevabı olarak, tarihe bir not düşüldün istedim. Yoksa başka bir derdim yok. Bizim tek derdimiz Manisaspor’un başarılı olması ve bir yerlere gelmesi. İnsanlar soruyor. ‘Ne olacak Manisaspor’un hali?’ diye. Ben net bir şekilde iddia ediyorum, Manisalı’lar Manisaspor için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunun için kafa yorup mesai harcayan isimler var. Bu herkesin demokratik hakkıdır. Manisaspor’u seven herkes, bu kulüp için bir şeyler yapmak ister. Bunun için plan, proje yapar. Bizde arkadaşlarımızla Manisaspor’un iyiliği için bir şeyler yapmaya çalıştık. Ancak olmadı. Söylendiği gibi Manisaspor sahipsiz kalmaz. Şu anda kimse sahiplenmese bile, Manisaspor’u sahiplenecek yeni isimler olacaktır. Bu yaşanan süreç umarım en kısa sürede Manisaspor’un lehine olur. 18 Haziran’da yapılacak olan kongrede de Manisaspor’u yukarıya taşıyacak bir yönetimin gelmesini yürekten temenni ediyorum.” Erhan Kasırga / Günebakış Gazetesi
Editör: TE Bilisim