Efendim kim ne derse desin. Güzel Türkçemizi çok seviyorum. Hele eş sesli, eş anlamlı sözcüklere adeta bayılıyorum. 

Bu haftanın gündemi kar yağışı ve karayollarının Akhisar’daki tarihi hatası.

Valimiz Sayın Erdoğan Bektaş teşhisi koydu. 

İşte onun sözleri.

Karayolları durumun ciddiyetini geç algıladığı için sorun bu kadar büyüdü.”

Bu sözler bir durumun tespiti, bir analiz yada bir suç duyurusu. Teşekkürler sayın valim. Eyyamın alıp başını yürüdüğü memlekette, böyle valiler de varmış.

Yani İzmir’deki kar-yolları bölge müdürlüğümüz, kurumun bahçesine kar yağmadığı için olayı geç algılamış. Tabi kurumda hava durumuna bakan, televizyon izleyen biri olmadığı için, sonuç böyle olmuştur. Kurumun çaycısı bakmıştır hava durumuna. Garip ne de olsa evden işe otobüslerle gidip geliyor. O bakmıştır, o söylemiştir belki ama onun da sözlerine itibar eden olmamıştır.

İşin içinde kar etmekle ilgili bir durum olsaydı acaba o zaman da aynı algı hatası olur muydu?

Eh ne de olsa kurumun adı kar- yolları.

Pardon olmadı. Acaba kara mı deseydim? Evet şimdi oldu. Kara-yolları. Bazı okurlarım hemen kızmasınlar. Böyle bir durumda ak yollar diyemezdim herhalde. Onu da Sabuncubeli tüneli bitince söyleriz.

BELEDİYELERİMİZE TAM NOT

Başta büyükşehir belediyesi olmak üzere tüm ilçe belediyelerimiz adeta seferber oldu. Sokakta kalan kimsesizlerden tutun da yolda mahsur kalan, kara saplanan araçlara kadar her olaya anında müdahale edildi. Tüm büyükşehir personeli ve ilçe belediye personellerini özverilerinden dolayı kutluyorum. Ne gece dediler, ne sabahın ilk saati. Mesai mevhumu gözetmeden çalıştılar.

Kara alışık olmayan Manisalılar’ın şok yaşamasına izin vermedi tüm belediyelerimiz. Hepsini kutluyorum. Belediyelerin basın birimlerini de kutluyorum. Lapa lapa kar yağarken onlar da “Bu iş bizim işimiz değil” deyip yan gelip yatmadılar. Tıpkı zabıta birimi, fen işleri birimi gibi yoğun mesai yaptılar. Basına servis edilen haberlerden anladığım kadarıyla; bu karda, kış, kıyamette, belediyelerimiz adeta hizmet yarışı yaptılar. Hepsini kutluyorum.

***

Efendim biz güzel Türkçemizden, güzel örneklerle devam edelim yazımıza. AK Parti’nin il başkanı Memur Sen’e yaptığı ziyarette şu cümleyi sarf etmiş. “İki ayrı devlet, fakat tek bir millet gibiyiz.”

Haydaaaa. Tamam anladık, Memur-Sen ile paralel çizgidesiniz. Ama Sayın Baybatur nereden çıktı şimdi bu iki ayrı devlet benzetmesi. 50 kişilik yönetim kurulu üyesi olan AK Parti il başkanı sayısı Türkiye’de 81 tane. Herkes kendisini devlete benzetse olur mu?

Aslında lafı o kadar da tersinden çekmemek lazım. Sayın Başkan, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki slogana dikkat çekmek istemiş ve oradan bir bağlantı kurmuş.

Ama ne AK Parti il teşkilatını, ne de Memur Sen il temsilciliğini devlete benzetebiliriz sayın başkan. Bu benzetme olmadı. Olmadığı gibi işin ucu yanlış yerlere gitti. Şimdi şu sözleri BDP il başkanı söylemiş olsaydı, iş nasıl algılanırdı? 

Veya Memur Sen il temsilcisine söylediğiniz iki ayrı devlet, tek milletiz, sözlerini tersinden okusak:

1-Yani siz görüş ayrılığına düştüğünüz kişi yada kurumlarla kendinizi aynı milletten hissetmiyor musunuz?

2-Yani MHP yada CHP’lileri farklı millet olarak mı kabul ediyorsunuz?

3-Hatta AK Parti içinde olup ta sizinle aynı görüşleri paylaşmayanları farklı millet olarak mı algılıyorsunuz?

4-Memur-Sen’e karşıt görüşteki sendikalar ve üyeleriyle aynı milletten değil misiniz?

Sayın Baybatur, Sayın Arınç da yıllar önce bayrağa “bez parçası” demek istememişti. O basın toplantısında, ben de oradaydım. Ve o haberi öyle yazmadım. Ama medya lafı öyle bir evirdi, öyle bir çevirdi ki işin ucu vatan hainliğine kadar gitti. Aman dikkat edin sözlerinize. Tam da milletvekili adaylığına soyunduğunuz bir dönemde biri çıkıp size şunu sormasın;

Hani aynı yoldan geçmiştik biz,

Hani aynı sudan içmiştik biz,

Hani yazımız bir, kışımız birdi,

Hani aynı dağın yeliydik biz,

Hani hani hani?

Editör: TE Bilisim