Bir gün akşam yemeğine davetlisiniz Ya da eşinizle yıldönümünüz Veya önemli bir işiniz var… Bir telefon çalar Ve tüm planlarınız alt üst olur Acil yetişmeniz gerekmektedir Büyük bir trafik kazası! Geç kalırsanız veya yetişemezseniz Hanenize büyük bir eksi yazılır. Yanınızdaki fotoğraf makinesi hiç eksik olmaz Ya tabakların yanına bırakırsınız Ya da masanın alt tarafına… Tüm planlarınızı bırakıp haberi yapmaya gidersiniz Olay yerinde size bağırıp söverler sonra da saldırırlar “Çekme kardeşim” O an vücudunuzu değil makineyi korursunuz… Sonra bir başka gün… Önemli bir haber yakalamışsınız Hem de yolsuzlukları ortaya çıkartacak bir haber Her şey tamam Haberi yazdınız Sonra senin dışında gerçekleşen bir telefon trafiği Konuşmalar, hakaretler, tehditler… Son telefon sana gelir: “Yazma kardeşim” Farklı bir gün daha; Günün yorgunluğuyla Kahvede oturup çay içiyorsunuz Vatandaş gazete okuyor Dedikodular hat safhada Sonra biri konuşuyor: “Şu gazeteciler de çok yalancı” -Gazeteciler bu tip söylemlerin çoğuna alışmıştır. Ama yaptıkları işin içinde bile bu kadar tepkiyle karşılaşmasına rağmen bir gazetecinin en çok beklediği kendisine sahip çıkan mensubu olduğu cemiyetlerdir. “Basın bayramı kutlu olsun” demekle koltukların hakkı verilmez… -Günün her saati çalışma içerisinde olan, klasik hale gelmiş söylemlerle yaz-kış dinlemeden koşan, düşen, dövülen, azarlanan hakarete uğrayan, yok paraya çalışıp emeklerinin karşılığını alamayan tüm gazeteci dostlarımın ağabeylerimin bayramı olmayan gününü kutluyorum. Yalnızca hakikat peşinde koşan tüm basın emekçilerine selam olsun.
Editör: TE Bilisim