LÖSEV Manisa’da iftar yemeği düzenledi LÖSEV Manisa’da iftar yemeği düzenledi
Salihli'deki Hasan Taşer Toplum Sağlığı Merkezi’nde yaklaşık 1 yıldır görev yapan 44 yaşındaki doktor Erdil, adeta ailesinin kaderi haline gelen kanser hastalığına karşı Ankara 75. Yıl Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde diş hekimliği yapan kardeşi Berna İlhan ile verdikleri mücadaleyi anlattı. Çocukluk döneminde beyaz önlüklü doktorları görünce tıp eğitimi almaya karar verdiğini, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde gördüğü eğitim sırasında annesinin tiroid kanserine yakalandığını öğrendiklerini belirten Erdil, teşhisin hastalığın 4. evresinde konulmuş olması ve ihmal nedeniyle 6 yıllık tedavi sürecine rağmen annesini kaybettiklerini anlattı. Erdil, Mayı 2014'te de babasının akciğer kanseri olduğunu öğrenince ikinci kez şok yaşadıklarını belirtti. Babasını bir yıl içinde kaybettiklerini anlatan Erdil, birkaç ay sonra kardeşi Berna İlhan'a da tiroid kanseri teşhisi konmasıyla bir kez daha kabus yaşadıklarını anlattı. Dr. Erdil yaşadığı zorlu süreci şöyle anlattı: "Kardeşime de annem gibi tiroid kanseri teşhisi kondu. 1 aylık tedavi sürecinin ardından ameliyat edildi. Tam 'sağlığına kavuştu' derken, bu sefer benim taramalarımdan kötü haber geldi. Göğüs kanseri olmuştum. Kanser teşhisi konulduğunda ölüm korkusu hissetmedim. Sadece çocuklarım aklıma geldi. Konya'da bulunduğumuz sırada doktorumdan gelen bir e-postayla kanser olduğunu öğrendim. "Kızım, 'anne ne oldu' diye sorunca 'önemli değil kızım kanserim ama iyileşecekmişim’ dedim. Soluğu Mevlana'da aldım. Orada dua ettim." - Acılarını paylaştılar Kemoterapi sürecinin çok zorlu geçtiğini, acı veren bir süreç yaşadığını, saçlarının, kirpiklerinin ve kaşlarının döküldüğünü kaydeden Erdil, kendisiyle aynı deneyimi yaşayan kardeşiyle sık sık bir araya gelerek birbirlerine moral verdiklerini, 9 aylık tedavinin ardından sağlığına kavuştuğunu ifade etti. Tedavi sürecinde kardeşiyle ilginç bir dönem yaşadıklarını söyleyen Erdil, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Onun hastalığı teşhis edildiğinde ben paniklemiştim, o beni sakinleştirmişti. Sonra benim hastalığım çıktığında o panikledi, ben onu teskin ettim. Bunun tersi olması lazımdı ama kendi hastalığımızı çabuk kabullenip birbirimizin hastalığından korktuk. Bu süreçte ikimizin de hekim olması ve kanser hastalığının süreçlerini iyi bilmemiz avantaj oldu. Çok panik yapmadan, mümkün olduğunca moralimizi yüksek tutarak tedavilerimize devam ettik. Birbirimizi hiç bırakmadık. Hastalığımızı adeta bir grip gibi karşıladık ve böyle yendik. Bu işin başka çıkar yolu yoktu. Ben ona, o da bana muhtaçtı. Birbirimize moral veriyorduk." - "Kanseri yenmek güç verdi" Dr. Berrin Erdil, kanseri yenmeleri sonrası hayata bakış açılarının değiştiğini, insanların çok küçük şeyler için kendilerini üzdüklerinin farkına vardıklarını ifade ederek kardeşiyle hastalıklarını anmak istemediklerini ancak zor anlar yaşadıklarında kanseri yenmiş olmanın kendilerine moral ve güç verdiğini kaydetti. Annesine geç tanı konulmasının kendisini çok etkilediğini, bu nedenle önleyici tıbba yöneldiğini anlatan Erdil, önemli olanın tedavi olmak değil, hasta olmamak olduğunu ifade etti. Birinci basamak hekimliğini daha çok önemsemesi nedeniyle bu alanda çalışmaya başladığını ifade eden Erdil, "İnsanların hastalanmasını engellerseniz tedavi etmek zorunda da kalmazsınız. Şu an insanların hastalanmaması için mücadele ediyorum” dedi.

Editör: TE Bilisim