Üzüm üreticisinin kaderi hiç değişmiyor. Senaryo, sahne, oyun aynı kazanan ve kaybeden de hep aynı. Maalesef her yıl oynanan oyunlar nedeniyle kaybeden hep çiftçi oluyor. Türkiye’nin en büyük çekirdeksiz kuru üzüm üretim merkezi olan Manisa ve ilçelerinde hasat dönemi sancılı başlamıştır. Her yıl olduğu gibi birileri tarafından yine yüksek rekolte tahminleri yapılmış, bu durum fiyatların düşük olacağı algısını çiftçinin kafasına yerleştirmiştir. Bundan sonrası piyasa spekülatörlerinin insafına kalmıştır. Daha sezon başında üzüm fiyatının 2,50 ve 2,80 lira dolayında olmasının nedeni bu yüzdendir. Sarıgöl ve Alaşehir ilçelerimizde üzümünü yaş olarak kesenler de, para kazanamamaktadır. En kaliteli üzümlerini ihracatçıya kesenler kilosunu 90 ila 110 kuruş arasında satabilmektedir. Geri kalanları ise suma fabrikasına verilmektedir. Bunun için 2-3 gün sıra bekleyenler yaş üzümü 40 kuruşa satmaktadır. Bunu başaramayan çiftçi ise üzümünü 25 kuruşa dışarıda satmak zorunda kalmaktadır. Tüm bu zorlukları aşan üzüm üreticisinin tek temennisi kötü niyetli kişilerle ve dolandırıcılarla karşılaşmamaktır. Verdikleri üzümün parasını alamadıkları için bir yıllık emeklerinin tümünü bu kişilere kaptıranların belini doğrultması mümkün olmamaktadır. Her yıl oynanan bu oyunlar yüzünden, üzüm fiyatları 5 yıldır hiç artmadan aynı seviyede durmaktadır. Üzümünü bu fiyatlardan satmak zorunda kalan çiftçinin ilaç, gübre, elektrik masrafını karşılaması, bankalara olan kredi borcunu ödemesi mümkün değildir. Masraflarını bile karşılayamayan çiftçi bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine borçlanmış ve borcunu ödeyemediği için çekirdeksiz kuru üzüm üreticisi borç batağına saplanmış durumdadır. Aşırı yağış ve dolu nedeniyle bağlar zarar gören çiftçinin feryadını ise duyan yoktur. Bunu daha iyi anlatmak için resmi rakamlara bakmak gereklidir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında bu güne, · Bankalara borçlu çiftçi sayısı 1,6 milyondan, 13 milyon kişiye çıkmıştır. · Borçlu sayısı 8 kat artmış, her 10 çiftçiden 9’u borçlu hale gelmiştir. · Çiftçinin bankalara olan borcu 5 milyardan 50 milyar liraya yükselmiştir. · Mazot fiyatı 1,09 TL’den, 4,30’a çıkmıştır. · 23 kuruş olan üre gübrenin fiyatı 1 lirayı geçmiştir. Bu rakamlardan da görüleceği üzere, AKP iktidarı çiftçinin üzerinden silindir gibi geçmiştir. Buna rağmen AKP milletvekilleri hala istikrardan bahsetmelerini anlamak mümkün değildir. CHP Manisa Milletvekili olarak çekirdeksiz kuru üzüm üreticisinin yaşadığı sorunları, AKP’nin yanlış tarım politikalarının verdiği zararları her yıl bıkmadan usanmadan dile getirdim, çözüm yollarını gösterdim Maalesef üzüm sergiden kalktıktan sonra bunların tümünü unutup, takım tutar gibi parti tutmaya devam ediyoruz. Siyasi iktidarda bunu bildiği için üzüm üreticisi için kılını bile kıpırdatmıyor. Önce bu anlayışımızı değiştirmek zorundayız. Eğer çiftçinin sesine kulak verip, sorunlarına sahip çıkan siyasi partilere destek verirsek inanıyorum ki kuru üzümün fiyatı 6 lirayı aşacaktır. Sadece eleştirmek için açıklama yapmadığımızı ve CHP’nin tarım sektörünün sorunlarını çözmek için politikalarının ve çözüm önerilerinin olduğunu belirtmek isterim. Çünkü dünyaca ünlü Sultaniye Çekirdeksiz Kuru Üzüm, gözünü kar hırsı bürümüş birkaç AKP’liye kurban edilmeyecek kadar değerlidir. Ambargo nedeniyle üzümünü satamayan İran ve Afganistan gibi ülkelerden getirdikleri üzümü Mersin Serbest Bölgesinde işleyip hiçbir vergi ödemeden Avrupa’ya ihraç edenler, sadece çiftçiye darbe vurmamakta Türkiye’nin ayağına kurşun sıkmaktadırlar. Bu fırsatçılardan da ülkeye üzüm getirenlerden alınan % 56 gümrük vergisi tahsil edilmesi gerekmektedir. 2005 yılında Mecliste yasalaşmasına destek verdiğim, Lisanslı Depoculuk Kanununa rağmen ülkemizde Çekirdeksiz Kuru Üzüm Lisanslı Deposunun hala kurulmamış olması büyük bir eksikliktir. Lisanslı depolar çiftçinin kara gün dostu olacaktır. Üretici, lisanslı depoya teslim ettiği üzümü karşılığında alacağı ürün senedi ile bankalardan düşük faizli kredi bulacak, fiyatlar yükseldiğinde üzümünü satacak ve parasını peşin alabilecektir. Örneğin, depoda 20 ton kuru üzümü olan bir çiftçi, alacağı 100 bin liralık ürün senedi karşılığında, bankadan 80 bin lira kredi alabilecektir. Üzümünü110 bin liraya sattığında banka borcu ödenecek ve kalan 30 bin lirası parası kendisine verilecektir. Buradaki temel amaç, Manisa ve ilçelerindeki üzüm üreticilerinin en büyük derdi olan “açığa dökme” uygulamasını önlemektir. Depolama sorunu ortadan kalktığı için işletmeler işleyeceği kadar üzüm alacak ve geri kalanını depolardan temin edeceklerdir. Bu durumda üzüm fiyatları düşmeyecektir. Ayrıca bu sistem sayesinde ihracatçımız da yurt dışında rekabet etme şansı bulacaktır. Kendi aralarında rekabet edip düşük fiyattan üzüm ihraç etme dönemi bitecektir. Bu konuda ısrarcı tutumumuz devam etmektedir. TARİŞ, Belediyeler, Ticaret Borsaları, kooperatifler ve çiftçi örgütleri bir araya gelerek “Kuru Üzüm Lisanslı Depolarını” kurmalıdır. Yerel seçimlerde bir çok partinin vaatleri arasında Lisanslı depo kurmak vardır. Kazanan belediye başkanlarının buı vaatlerini gerçekleştirmeleri için konunun takipçisi olacağız. Çözüm önerilerimiz bununla sınırlı değildir. Çiftçiye KDV’siz ve ÖTV’siz mazot verilmelidir. İlaç ve gübredeki KDV kaldırılmalıdır. İhracatı teşvik etmek için destek primleri sadece ihraç edene değil üreticiye de verilmelidir. İhracat destek primleri hak sahiplerine kısa zamanda ödenmelidir. TARSİM sigortaları teşvik edilerek, tüm afetler risk kapsamına alınmalıdır. Ülkenin kalkınması, gelişmesi ve çiftçinin gelirinin artması daha çok üretmekle mümkündür. Bu konuda CHP tüm politikalarını oluşturmuştur. Manisa çiftçisi tercihini CHP’den yana kullandığında cebi daha çok para görecek ve yüzü gülecektir.
Editör: TE Bilisim