Bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) tarafından yürütülen yaban hayatı geliştirme faaliyetleri hakkında bilgi veren Yumaklı, tür koruma eylem planlarının yanı sıra yaban hayvanı üretim, doğaya yerleştirme ve izleme çalışmaları konularına da değindi.
Türkiye'nin Avrupa'dan orman, Asya'dan step ve Afrika'dan çöl türlerini bir arada barındırdığına dikkati çeken Yumaklı, şunları kaydetti:
“Dünyadaki 8 ana gen merkezinden biri olan Anadolu toprakları çok sayıda yabani bitki türüne de ev sahipliği yapıyor. Önemli coğrafi konumu dolayısıyla ülkemiz kuş göç yolları konusunda da kilit pozisyona sahip. Bu da ülkemizin biyolojik çeşitlilik açısından önemini bir kat daha artırıyor. Biz de bu zenginliğimizi ve yaban hayatımızı korumak için canla başla çalışıyoruz. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz gerekli çalışmaları aralıksız yürütüyor."
Yaban hayatı geliştirme sahalarının DKMP Genel Müdürlüğünün en önemli faaliyet alanlarından biri olduğunu vurgulayan Yumaklı, “Ülkemizde 154 memeli, 490 kuş, 140 sürüngen türünün yaşadığını biliyoruz. Ayrıca 19 bine yakın omurgasız hayvan ile 11 bine yakın bitki türünün de yaşadığını tespit ettik. Yaban hayatı geliştirme sahaları ile bu türlerin korunup geliştirilmesini sağlıyoruz. Bu bağlamda, ülkemizde 1 milyon 165 bin 447 hektar alana sahip 85 yaban hayatı geliştirme sahası bulunuyor. Farklı türler için ilan edilen bu sahalarda yaban keçisi, Anadolu yaban koyunu, geyik, karaca, alageyik, kelaynak, karaakbaba ve ceylan gibi türlerimiz koruma altına alınmış durumda." ifadelerini kullandı.
Nesli tehlike altındaki türlerin korunup geleceğe taşınması için tür koruma eylem planlarının hazırlanmasına yönelik çalışmalar yürüttüklerini bildiren Yumaklı, “Ülkemizde doğal ortamlarında korunan alanlar veya tür eylem planları aracılığıyla korunmakta olan yaban hayvanlarını desteklemek amacıyla bazı türler için yaban hayvanı üretme istasyonları kuruyoruz. Bu alanlarda kızıl geyik, alageyik, ceylan, Anadolu yaban koyunu, Hatay dağ ceylanı, kelaynak gibi türlerin üretimini yapıyoruz. Halihazırda toplam 12 memeli yaban hayvanı, 9 kanatlı yaban hayvanı, 3 adet de alabalık üretme istasyonumuzda bu çalışmalarımız sürüyor." ifadelerini kullandı.
42 MİLYON ALABALIK, 1,4 MİLYON KEKLİK VE SÜLÜN DOĞAYA BIRAKILDI
Bakan Yumaklı, 2023 sonu itibarıyla Bakanlığın üretme istasyonlarında 185 alageyik, 690 yaban koyunu, 142 kızıl geyik, 298 ceylan ve 301 de kelaynak bulunduğunu belirtti.
Bu istasyonlarda üretilip doğaya salınan yaban hayvanları ile ilgili de bilgi veren Yumaklı, 2002-2023 yıllarında 4 bin 477 memeli yaban hayvanı üretildiğini bunların 2 bin 41'inin doğaya bırakıldığını söyledi.
Aynı çalışmalar kapsamında, 2002- 2023 yıllarında 42 milyon alabalık ile 1,4 milyon keklik ve sülünün doğal ortamlarına salındığını aktaran Yumaklı, “Yaban hayvanlarını izleme çalışmaları çerçevesinde yaban hayvanı türlerinin ve popülasyon büyüklüklerinin tespit edilmesi amacıyla 54 yaban hayatı geliştirme sahasında her yılın eylül-şubat ayları arasında envanter çalışmaları yürütüyoruz." ifadesini kullandı.
Sulak alanların korunmasına yönelik de kış ortası su kuşu sayımları yaptıklarını anımsatan Yumaklı, 2023'te 145 alanda, 110 kuş türünden 2 milyon 66 bin 758 su kuşu sayıldığını aktardı.
3 BİNDEN FAZLA FOTOKAPAN İLE İZLENİYOR
Bakan Yumaklı, doğadaki büyük memeli hayvanların takibinin ise fotokapanlar ile yapıldığına işaret ederek DKMP Genel Müdürlüğünce ülke genelinde 3 binden fazla fotokapanla izleme yapıldığını dile getirdi.
Çeşitli nedenlerle yaralanan yaban hayvanlarının DKMP Genel Müdürlüğüne ait Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezlerimizde tedavi ve rehabilite edilerek tekrar doğal yaşam alanlarına bırakıldığını hatırlatan Yumaklı, şunları kaydetti:
“2023'te çeşitli nedenlerle yaralanan 11 bin 284 yaban hayvanını tedavi edip tekrar doğal yaşam alanlarına bıraktık. İlki 2010 yılında tesis edilen Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi sayımızın artırılması için var gücümüzle çalışıyoruz. Unutmayalım ki güzel ülkemizin yaban hayatının ve zengin biyoçeşitliliğinin korunması; havamızın, suyumuzun, toprağımızın korunması ve tarımsal üretimimizin devamı için büyük önem taşıyor. Tüm vatandaşlarımızdan biyoçeşitliliğimizin korunması ve geliştirilmesi yönünde gece gündüz demeden çalışan tüm görevlilerimize destek olmalarını rica ediyorum."